5 Aralık 2019 Perşembe

91- Şems suresi (Hubeyb öndeş meali)

1-9- Güneş, onun aydınlığı/sıcaklığı¹, onu [güneşi] takip ettiği² zaman Ay, onu³ (dünyayı) gösterdiği/açığa çıkardığı zaman gündüz, onu³ bürüdüğü zaman gece, gök, onun [göğün] yapısı⁴, yer, onun [yerin] büyümesi⁵, can (nefis) ve onu düzenleyip kendisine [dini sınırları] parçalamayı [günahı] ve korunup sakınmayı ilham eden (güç) işarettir ki, onu [nefsi] arındıran başarmıştır.

¹: "duha=ضحا" kelimesi iki anlama da müsaittir. (Fahreddin Razi, Mukatil b. Süleyman)

²: Güneş, yasin 38. Ayette anlatıldığı gibi akıp gitmekte, yasin 40. Ayette belirtildiği gibi Güneş, Ay ve yıldızlar ayrı birer yönde hareket etmektedir ve bu Ayette de belirtildiği üzere bütün bunlarla birlikte Ay, Güneşi takip etmektedir. Bilimsel olarak kanıtlanmıştır. O dönem insanının bu şekilde bir güneş modelini tahmin etme olasılığı neredeyse hiç yoktur. Bu bile, kur'an'ın evreni yaratan tarafından gönderilmiş olduğunu ispatlıyor.

Bu ifadeyi "güneşin ışığına uymak" olarak da yorumlayan vardır, gerçek anlamda "Güneşi takip etmek" olarak da yorumlayan vardır. (zad'ul mesir, Fahreddin Razi) Işığına uymak, anlamını verenler ise, Ay'ın, ışığını güneşten aldığına işaret olduğunu söylemişlerdir. (müfredat: تول, zad'ul mesir)

³: Zamirin "dünyaya" işaret ettiği de söylenmiştir. (Halebi: duru-l mes'un, beydavi) yani "Dünyayı açığa çıkardığı (içindekileri gösterdiği) zaman gündüz", "dünyayı bürüdüğü (içindekileri gizlediği) zaman geceye" manası verilebilir. Çünkü, "Dünya" [arz=أرض] kelimesi de dişildir. Ayette kullanılan işaret zamiri de dişildir.

Bununla birlikte, bu zamirlerin güneşe gitmesi de dil açısından mümkündür. 

⁴: "Ma=ما" mastar amaçlıdır. Çeviri buna göre yapıldı. Eğer mevsul kabul edecek olursak, ki çoğunluk mevsul kabul ederek çeviri yapmıştır, "...Onu bina eden..." mânâsına gelir. "men benaha=من بناها" yani "bina eden kimse" şeklinde de okunmuştur. (zad'ul mesir)

⁵: "Taha=طها" fiili için şu anlamlar verilmiştir:
1- [Yeri] sağdan, soldan ve her yanından uzatmak/yaymak. (zad'ul mesir)
2- [Yeri] kısımlamak/bölmek. (Maverdi)
3- [Yeri] genişletmek. (Fahreddin Razi)
Verilen anlamlara göre bu kelimenin dünyanın şekliyle alakası yoktur.

10- Onu [nefsi] kirleten, başarısız olmuştur.

11- Semud [milleti] kendi taşkınlığı sebebiyle yalanladı.

12- Hani, onun [semud milletinin] en bedbaht olanı harekete geçmişti.

13- Ardından, Allah'ın Elçisi kendilerine "Allah'ın dişi devesine ve onun su içmesi[ne dikkat edin!]¹" demişti.

¹: "ne'kate=ناقة" kelimesi, tahzir sebebiyle mensuptur. (zamahşeri:keşşaf, zad'ul mesir)

14- Derken, onu [Elçiyi] yalanlamış, ardından onu [dişi deveyi] kurban etmişlerdi. Ardından RAB'leri, cezayı gerektiren işleri sebebiyle onları mahvetmişti, böylece onu [semud milletini] eşitlemişti [yerle bir etmişti].

15- O, bunun[bu mahvedişin] sonucundan korkmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder