7 Kasım 2019 Perşembe

45- casiye suresi (Hubeyb öndeş meali)

Casiye suresi

1- Ha, Mim.

2- Kitabın kısım kısım indirilişi, üstün olan, hakim/hikmetli olan Allah'tandır.

3- Gerçekten, Göklerde ve yerde (evrende), inançlılar için mutlaka ayetler [mucizeler] vardır.

4- Sizin yaratılışınızda ve kımıldanan[canlılar]dan savurmasında/meydana getirmesinde, yakinen-kesin olarak inanan bir millet için ayetler [mucizeler] vardır.

5- Gecenin ve gündüzün birbiri yerine geçmesinde, Allah'ın gökten herhangi bir Rızıktan indirmesinde, ardından onunla [o indirdiği ile], ölümünün¹ ardından yere [dünyaya] can vermesinde ve Rüzgarların halden hale geri çevrilmesinde, akıl eden bir millet için ayetler [mucizeler] vardır.

¹: Dünya ilk başta bir ateş kütlesi halinde olduğu için yaşama elverişli bir halde değildi, yani ölü bir haldeydi. Üzerinde bulunan su da canlılığı oluşturmaya yeterli değildi. Bundan dolayı suyun gökten (uzaydan) geldiğine dair bir teori mevcuttur. (bilgilerin doğruluğu şu kaynaklardan teyit edilebilir: Dr. Melik kara, yerkürenin ve atmosferin oluşumu, BBC- dergi okyanuslar nasıl oluştu?) ayetin kasıt ettiği olay bu olabilir.

6- İşte şunlar, Allah'ın kendilerini sana Hak ile [gereğince] okuyup teşvik ettiğimiz ayetleridir. Artık, Allah'tan ve ayetlerinden[mucizelerinden] sonra hangi söze inanırlar?

7-8- Allah'ın ayetlerini, kendisine okunup teşvik edilirken işiten sonra da sanki onu hiç işitmemiş gibi (hareketinde) büyüklük taslayan olarak ısrar eden kasıtlı suçlu olan her bir uydurukçuya yazıklar olsun! Artık, onu [öylesi kimseyi] can yakıcı bir azap ile müjdele!

9-10- [O] ayetlerimizden herhangi bir şeyi öğrendiği zaman, onları [ayetlerimizi] bir alay konusu edinmiş olandır. İşte onlara (evet!) onlara alçaltan bir azap, arkalarından da cehennem vardır. Elde ettikleri [şeyler] hiçbir açıdan kendilerine yeterli gelmiyor. Allah'tan berideki velileri de [yeterli gelmiyor]. Onlar için, büyük bir azap vardır.

11- Bu, bir yol rehberidir. RAB'lerinin ayetlerini göz ardı etmiş olanlara [gelince] onlar için, sarsıntıdan olan can yakıcı bir azap vardır.

12- Allah, kendisinin emriyle/işiyle onun içinde gemilerin akıp gitmesi için ve kendisinin ikramından aramanız için denizi size hizmet ettirdi. Teşekkür etmeniz beklenir.

13- Göklerde ne varsa, yerde ne varsa [hepsini] topluca kendisinden (bir rahmet olarak) size hizmet ettirdi. Evet! Kavramaya çalışan bir millet için işte bunlarda mutlaka ayetler [mucizeler] vardır.

14- İnanmış olanlara söyle de Allah'ın günlerini beklemeyenleri bağışlasınlar ki [Allah], elde ettikleri sebebiyle bir millete karşılığını versin.

15- Kim, düzgün-iyi bir eylemde bulunduysa, kendi canının çıkarınadır; Kim çirkinlik [kötülük] ettiyse, kendi aleyhinedir. Sonra sadece RAB'binize geri döndürülürsünüz.

16- Elbetteki, İsrail'in oğullarına kitabı, hükmü/hikmeti ve peygamberliği vermiştik, temiz olanlardan rızıklandırmıştık, alemlere [varlıklara] karşı üstün kılmıştık.

17- Onlara, işten açık kanıtlar vermiştik. Ardından onlar ne ayrılığa düştüler ise ancak bilginin kendilerine gelmesinden sonra aralarındaki taşkınlık için [ayrılığa düştüler]. Kendisine ayrılığa düşmekte oldukları konuda, aralarında kıyamet günü gerçekten RAB'bin karar verir.

18- Sonra, işimizden bir yasanın üzerine seni seçtik. O halde, ona [o yasaya] bağlı ol ve bilmeyenlerin keyiflerine bağlı olma!

19- Gerçekten onlar, Allah'tan (gelecek) hiçbir şeye [karşı] sana yeterli olmazlar. Gerçek şu ki, Allah, korunup sakınanların velisi iken zalimler birbirlerinin velileridir.

20- Bu, insanlar için basiretler(veren)dir. Yakinen-kesin olarak inanan bir millet için bir yol rehberi ve bir rahmettir.

21- Çirkinlikleri [kötülükleri] kazananlar kendilerini, tıpkı inanmış ve düzgün-iyi eylemlerde bulunmuş olanlar gibi [yapacağımızı mı] yani¹ yaşamlarını ve ölümlerini eşit yapacağımızı mı sandılar? Ne kötü hüküm ediyorlar!

¹: "seve'en=سواء..." ifadesi, "ellezine e'menu=الذين آمنوا..." ifadesinden bedeldir. (Beydavi)

22- Allah, bir de¹ kendilerine zulüm edilmeksizin her bir can elde ettiği ile karşılık bulması için Gökleri ve yeri [tüm evreni] hak [gerekli] yere yarattı.

¹: "ve li-tucze=لتجزى" ifadesinin başındaki "ve=و" harfi, hazf edilmiş bir ifade olduğunu gösteriyor. Bu ifade "liyudille bihi ale kudretihi=ليدلّ به على قدرته" ifadesidir. (Zamahşeri: keşşaf) hazf edilen ifadenin Türkçesi "kendi imkanını onlara(insanlara) onunla (yaratmasıyla) göstermek için.."

23- Artık, Tanrısını kendi keyfi edinen, Allah'ın bir bilgi üzerine kendisine [yolu] kaybettirdiği, işitmesinin ve kalbinin üzerini kapattığı, bakışının üzerine bir perde meydana getirdiği kimseyi bana haber ver, artık Allah'tan sonra ona kim yol gösterir? Artık düşünüp öğüt almıyor musunuz?

24- "[Başkası] değil, ancak dünya [ilk] hayatımız vardır. Ölüyoruz ve yaşıyoruz, bizi [başkası] değil, ancak zaman helak ediyor." dediler. İşte bu konularda kendileri için hiçbir bilgi yoktur. Onlar, ancak zannediyorlar.

25- Kendilerine Ayetlerimiz apaçık okunup teşvik edildiği zaman, onların tartışmaları/delilleri (!) ancak "Eğer dürüst iseniz, atalarımızı getirin" demek olmuştu.

26- "Allah, size can veriyor sonra sizi öldürüyor sonra kendisinde hiçbir şüphe olmayan kıyamet gününe kadar sizi topluyor; fakat insanların çoğu bilmiyor." de.

27- Göklerin ve yerin [tüm evrenin] yönetimi sadece Allah'ındır. Saatin ayağa kalkacağı [gerçekleşeceği] gün, işte o gün [gerçeği] iptal edenler kaybeder.

28-29- Her bir topluluğu, dizi üstü çökmüş bir halde görürsün. Her bir topluluk, kendi kitabına davet edilir. "Bugün, bulunmakta olduğunuz eylemleriniz [ile] karşılık bulursunuz. Bu, size karşı gerçeği dile getiren kitabımızdır. Gerçekten biz, bulunmakta olduğunuz eylemlerinizi kopyalıyorduk."

30- Artık, inanmış ve düzgün-iyi eylemlerde bulunmuş olanlara gelince, RAB'leri onları rahmetine girdirir. İşte bu, apaçık kazancın ta kendisidir.

31- Gerçeği örtmüş olanlara gelince, "Ayetlerim size okunup teşvik edilmekte değil miydi? Ardından siz büyüklük tasladınız ve suçlu bir millet oldunuz."

32- "Gerçekten, Allah'ın verdiği söz Haktır [gerçektir]. Saat'te (evet!) onda hiçbir şüphe yoktur." denildiği zaman, "Saat'in ne olduğunu ön görmüyoruz. Biz, ancak bir zan olarak zanda bulunuyoruz. Biz, yakinen-kesin olarak inanmayı dileyenler değiliz" dediniz.

33- Onların eylemlerinin çirkinleri [kötüleri] kendileri için ortaya çıktı. Kendisini maskara yapmaya çalışmakta oldukları [şey] kendilerini kuşattı.

34- "Bu gününüzün karşılaşmasını unuttuğunuz [umursamadığınız] gibi, bugün sizi unutuyoruz [umursamıyoruz]. Barınağınız ateştir ve sizin için yardımcılardan [hiçbiri] yoktur."

35- "İşte şu [yaşadığınız], Allah'ın ayetlerini bir maskara edinmiş olmanız ve dünya [ilk] hayatının sizi kandırmış olması sebebiyledir. Artık, bugün ondan [Ateşten] çıkarılmazsınız." hoşnut etmeleri kendilerinden istenmez bir haldedirler.

36- Övgü, göklerin RAB'bi, yerin RAB'bi yani Alemlerin [varlıkların] RAB'bi olan Allah'ındır sadece...

37- O, üstün olan, hakim/hikmetli olan iken, büyüklük göklerde ve yerde (evrende) sadece onundur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder