21 Kasım 2019 Perşembe

62- cuma suresi (Hubeyb öndeş meali)

1- Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa [tüm evrende bulunanlar] kral olan, kutsal olan, devamlı üstün olan hakim/hikmetli olan Allah için tenzih ediyor.

2- O, kendilerinden olan, kendilerine onun ayetlerini okuyup teşvik eden, kendilerini arındıran, kendilerine kitabı ve hikmeti [akılla gerçeği tespit etme kabiliyetini] öğreten bir Elçiyi, bilmeyenlerin içine tayin edendir. Gerçekten onlar, daha önce kesinlikle apaçık bir kayboluşun içindeydi.

3- Henüz kendilerine katılmayan, kendilerinden başkalarına da [bir Elçi tayin etti]¹. O, devamlı üstündür, hakimdir/hikmetlidir.

¹: "ümmilerin içine" ifadesine atıf olarak "ehariyne=آخرين" ifadesi mensup gelmiştir.

4- İşte bu, Allah'ın tercih ettiği kimseye verdiği ikramıdır. Hâlbuki Allah, büyük ikramın sahibidir.

5- Tevrat, kendilerine taşıtılıp [sorumlulukları kendilerine yüklenip], sonra onu taşımayan [uygulamayan] kimselerin örneği, gerçeği açıklayan kitapları¹ taşıyan merkebin örneği gibidir. Allah'ın ayetlerini [işaretlerini] yalanlayan (o) milletin² örneği ne kötüdür! Halbuki Allah, zalimler milletine yol göstermez.

¹: "esfer=أسفار", gerçeği yorumlayan kitaplar anlamındadır (müfredat : سفر)

²: Tevrat kendilerinin sorumluluğunda olan yahudiler, inançlı oldukları halde ayette "Allah'ın ayetlerini yalanlayan millet" olarak tanımlanmıştır. Bu durun, "yalanlamanın" sadece söz ile değil, eylem ile de olabileceğini gösteriyor.

6- Ey Yahudiliği seçmiş olanlar! Eğer, kendinizin insanlardan beride Allah'a veliler olduğunuzu iddia ettiyseniz, ölümü temenni edin! Tabi, dürüst idiyseniz...

7- Onu [ölümü], elleriyle önden hazırladıkları [şeyler] sebebiyle ebediyen temenni etmeyecekler. Hâlbuki Allah, zalimleri bir devamlı bilendir.

8- "Gerçekten, kendisinden kaçtığınız ölüm, [evet!] kesinlikle o sizinle karşılaşıcıdır.¹ Sonra, Gayb'ın [görünmeyenin] ve açıkça görünenin bilenine geri çevrilirsiniz. Ardından, bulunmakta olduğunuz eylemlerinizi size bildirir." de.

¹: "fe innehu=فإنه" ifadesinde bulunan "fe =ف" harfi, cümlenin şart ve karşılık anlamı taşıması sebebiyle gelmiştir. (Fahreddin Razi, beydavi, zad'ul mesir) bununla birlikte "fe=ف" kullanılmaksızın da okunmuştur. (Fahreddin Razi)

9- Ey inanmış olanlar! Cuma gününden, yöneliş (namaz) için seslenildiği zaman, hemen Allah'ın hatırlatmasına koşun ve alışverişi bırakın. İşte bu, eğer bilmekteyseniz sizin için daha iyidir (hayırlıdır).

10- Artık, (o) yöneliş tamamlandığı zaman, yeryüzüne dağılın, Allah'ın ikramından arayın ve Allah'ı çokça anıp hatırlayın. Başarılı olmanız beklenir.

11- Bir ticaret ve bir oyalanma gördükleri zaman, ona [ticarete] ayrıldılar ve seni ayakta iken terk ettiler. "Allah'ın katındaki [şeyler], oyalanmadan ve ticaretten daha iyidir (hayırlıdır). Hâlbuki Allah, rızık verenlerin en iyisidir (hayırlısıdır)." de.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder