21 Kasım 2019 Perşembe

64- Tegabun suresi (Hubeyb öndeş meali)


1- Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa [tüm evrende bulunanlar] sadece Allah için tesbih ediyor. Yönetim, sadece onundur ve övgü, sadece onundur. O, her şeye imkanı olandır.

2- O, sizi yaratandır. Artık, sizden, Kafir [gerçeği örten/nankör] vardır; sizden, inançlı da vardır. Allah, eylemlerinizi devamlı görendir.

3- Gökleri ve yeri [tüm evreni] Hak ile [gereğince] yarattı. Sizi şekillendirdi, ardından şeklinizi güzel yaptı. Dönüş yeri sadece onun [emrinedir].

4- Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa [tüm evrende bulunanları] o biliyor. Allah, göğüslerin özünü bir devamlı bilen iken gizlediğinizi ve açığa çıkardığınızı biliyor.

5- Daha önceden gerçeği örtmüş ardından işlerinin vebalini tatmış olanların haberi size hiç gelmedi mi? Onlar için can yakan bir azap vardır.

6- İşte bu, şundan dolayıdır: Onlara, Elçileri açık kanıtlarla geliyordu, ardından onlar "Bir beşer mi bize yol gösteriyor?" demişlerdi. Ardından gerçeği örtmüş ve yüz çevirmişlerdi. Allah, ihtiyaçsızlığı/zenginliği diledi (onlara muhtaç olmadığını gösterdi). Allah, bir zengindir, bir 'övgüye layık' olandır.

7- Gerçeği örtmüş olanlar asla yeniden diriltilmeyeceklerini iddia ettiler. "Aksine! RAB'bim delildir¹ ki: mutlaka ama mutlaka yeniden diriltileceksiniz ve bulunmuş olduğunuz eylemleriniz mutlaka ama mutlaka size haber verilecektir. İşte bu, Allah'a göre pek kolaydır." de.

¹: Önemli bir incelik vardır: Allah'ın varlığı, mantıksal olarak yeniden dirilişi gerektirdiği için "RAB'bim delildir" demiştir. Çünkü bir yaratıcının varlığı, doğal olarak bu dünyada yaşananların hesabının sorulmasını, yapılan iyiliğin ve kötülüğün karşılığını verilmesini gerekli kılar. İnsanın fıtratında doğal ihtiyaçları gibi, yaptığı ve yaşadığı iyiliğin ve kötülüğün karşılık bulması arzusu ve sonsuzluk arzusu vardır. Bu arzuyu veren bir yaratıcı varsa, doğal olarak bu arzuya karşılık olacak ahireti (ölümden sonra dirilişi) de yaratması gerekmektedir.

8- Allah, eylemlerinizden bir devamlı haberdar olan iken, artık Allah'a, Elçisi'ne inanın, bir de size indirdiğimiz¹ (o) aydınlığa [inanın].

¹: İltifat sanatı.

9- Onları, 'toplama günü' için toplayacağı günü [an!]. İşte bu, 'Tegabun günü'dür. Kim, Allah'a inanmış ve düzgün-iyi eylemlerde bulunmuş ise, [Allah] onun [o kişinin] çirkinliklerini [kötülüklerini] tamamen örtüp yok eder ve onu alt taraflarından ırmaklar akan, içinde ebediyen kalıcı oldukları cennetlere girdirir. İşte bu, en büyük kazancın ta kendisidir.

10- Gerçeği örtmüş ve Ayetlerimizi [işaretlerimizi] yalanlamış olanlar [evet!] işte onlar, içinde kalıcı oldukları ateşin dostlarıdırlar. Ne kötü dönüş yeridir!

11- Herhangi bir felaket[türün]den size ne isabet ettiyse, ancak Allah'ın izniyle [isabet etmiştir]. Kim Allah'a inanırsa, [Allah] onun kalbine yol gösterir. Allah, her şeyi bir devamlı bilendir.

12- Allah'a gönülden itaat edin ve Elçiye gönülden itaat edin. Artık yüz çevirdiyseniz [bilin ki] Elçimize [düşen] sadece apaçık bir duyurudur.

13- Allah, kendisinden başka hiçbir Tanrı olmayandır. İnançlılar, sadece Allah'a güvenip dayanır (tevekkül eder).

14- Ey inanmış olanlar! Gerçekten, eşlerinizden ve çocuklarınızdan [bazıları] size düşmandır. Artık, onlara dikkat edin! Eğer, affederseniz, hoşgörülü olursanız ve bağışlarsanız, [bilin ki] kesinlikle Allah, çok bağışlayandır, rahimdir.

15- Mallarınız ve çocuklarınız, sadece bir fitnedir [sınamadır]. Hâlbuki Allah'ın (evet!) kendisinin katında çok büyük bir ödül vardır.

16- Allah'a (karşı gelmekten) güç yetirdiğiniz [kadar] korunup sakının, dinleyin, gönülden itaat edin, kendi canınız için iyi (hayırlı) olanı harcayın (infak edin). Kim[ler], kendi canının doyumsuzluğundan korunup sakınırsa, [bilin ki] asıl başarılı olanlar işte onlardır.

17-18- Eğer, Allah'a güzel bir ödünç olarak ödünç verirseniz, [Allah] onu [o ödüncü] sizin için katlar ve sizi bağışlar. Allah, teşekküre çokça karşılık verendir, halimdir, Gayb'ın [görünmeyenin] ve açıkça görünenin bilenidir, devamlı üstündür, hakimdir/hikmetlidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder