30 Kasım 2019 Cumartesi

80- Abese suresi (Hubeyb öndeş meali)

Abese suresi

1-2- Kör, kendisine geldi diye surat astı ve yüz çevirdi.

3-4- Sana ne öngörüde bulundurdu? belki o (Günahlardan) arınacaktı? Ya da hatırlayacak da hatırlama ona fayda verecekti?

5-7- [Kendini] yeterli görmek isteyene gelince, sen onunla ilgileniyorsun. Onun (Günahlardan) arınmaması [konusunda] sana [sorumluluk] yoktur.

8-9-10- Koşa koşa ve saygılı bir halde sana gelen kimseye gelince: Sen ondan [başkasıyla] oyalanıyorsun [onunla ilgilenmiyorsun].

11- Asla! Gerçekten bu bir öğüttür.

12- Artık, kim tercih ettiyse, onu hatırlayıp andı.

13-14- [Öğüt] değerli kılınmış, yükseltilmiş, temizlenmiş sayfaların içindedir.

15-16- Değerli, iyi yazarların ellerindedir.

17- (o) insan¹ lanetlendi.² Onu nankör yapan nedir?

¹: Bir görüşe göre, "kutile-l insanu=قتل الإنسان" ifadesinin geçtiği her yerde Kafir [gerçeği örten] kasıt edilmiştir. (kurtubi)

²: "kutile=قتل" ifadesi bu ayette "lanetlendi" anlamındadır. (kurtubi) beddua olduğu da söylenmiştir ama fail Allah olduğu için beddua manası uygun değildir.

18- Onu hangi şeyden yarattı?

19- Onu bir damladan(zigottan)¹ yarattı ve onu belirledi.

¹: Nahl 4. Ayetin dipnotuna bakınız. 

20- Sonra, yolu ona kolaylaştırdı.

21- Sonra onu öldürdü ve ona kabir yaptı.

22- Sonra, tercih ettiği zaman onu yaydı [diriltti].

23- Asla! [o insan] onun [Allah'ın] emir ettiğini hiç ama hiç yapmadı.

24- Artık, (o) insan, yemeğine bakıp düşünsün.

25- Gerçekten biz¹, suyu döktükçe döktük.

¹: "inne=إن" olarak da okunmuştur. (zamahşeri :keşşaf) çeviri bu okuyuşa göre yapıldı. "enne=أن" olarak da okunmuştur. Bu durumda "yemek" ifadesinden bedeldir. "insan, yediğine yani döktükçe döktüğümüz suya baksın" manasındadır.

26- Sonra, yeri böldükçe böldük.

27-31- Ardından, onun [yerin] içinde bir tanecik, bir asma, bir yonca, bir zeytin, bir Hurma, kalın ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlak yetiştirdik.

32- Sizin için ve sağmal hayvanlarınız için bir geçimlik olarak [bunları yetiştirdik].

33-36- Artık, (o) yüksek çığlık geldiği zaman, yani kişi kardeşinden, annesinden, babasından kız dostundan (eşinden) ve oğlundan kaçtığı gün..

37- O gün, onlardan her bir kişinin, kendisine yeterli önemli bir hali/işi vardır.

38- O gün, bir takım yüzler [kişiler], aydınlıktır/güzeldir.

39- Gülmektedir, sevinçli'dir.

40- O gün, bir takım yüzlere [kişilere gelince] onların üzerinde toz vardır.

41- Onları bir karanlık/duman sarar.

42- İşte onlar kafirlerin [gerçeği örtenlerin], sınırları parçalayanların ta kendileridir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder