21 Kasım 2019 Perşembe

61- Saf suresi (Hubeyb öndeş meali)

1- Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa [tüm evrende bulunanlar] Allah için tenzih etti. Hemde o, devamlı üstündür, hakimdir/hikmetlidir.

2- Ey inanmış olanlar! Neden yapmadığınız [şeyleri] söylüyorsunuz?

3- Yapmadığınız [şeyleri] söylemeniz, Allah'ın katında kızgınlıkça ne büyüktür!

4- Gerçek şu ki: Allah, sanki kurşunla sağlamlaşmış binalar gibi saf halinde kendisinin yolunda savaşanları sever.

5- Hani musa, kendi milletine "Ey milletim! Benim, Allah'ın size [gönderdiği] Elçisi olduğumu bilmekte olduğunuz halde neden bana eziyet ediyorsunuz?" demişti. Ardından, onlar [doğruluktan] sapınca, Allah onların kalplerini saptırdı. Allah, hadlerini aşanlar milletine yol göstermez.

6- Hani Meryem'in oğlu İsa "Ey İsrail'in oğulları!¹ Gerçekten ben, Tevrat'tan önümde bulunanları bir doğrulayan olarak ve benden sonra gelecek olan ismi Ahmet olan bir Elçi'yi bir müjdeleyen olarak Allah'ın size [gönderdiği] Elçisiyim." demişti. Ardından, onlara açık kanıtlarla geldiğinde, onlar "Bu, apaçık bir sihirdir/sihirbazdır²!" dediler.

¹: Önemli bir detay :
İsrail'in oğulları, Musa'nın kendi milleti olduğu için Musa peygamber "Ey milletim!" diye hitap eder. Ancak, İsa, İsrail'in oğullarından olmadığı için "Ey İsrail oğulları!" diye hitap eder.

²: "sihrun=سحر" yani "sihirdir" şeklinde de okunmuştur. "sahirun=ساحر" yani "sihirbazdır" şeklinde de okunmuştur. (Beydavi)

7- Kendisi İslam'a [barışa ve teslimiyete] davet olunurken, Allah'ın üzerinden bir yalanı uydurmuş kimseden daha zalim kimdir? Allah, zalimler milletine yol göstermez.

8- Allah'ın aydınlığını ağızlarıyla [yalanlarıyla]¹ söndürmek istiyorlar. Hâlbuki Allah, kendi aydınlığını tamamlayıcıdır. Kâfirler [gerçeği örtenler] istemese bile [tamamlayacaktır].

9- O, müşrikler [ortak koşanlar] istemese bile, ona (Elçisi'ne) dinin tamamını öğretmek için doğru yol rehberi ve Hakkın diniyle gönderendir.

10- Ey inanmış olanlar! Sizi can yakıcı bir azaptan kurtaran bir ticareti size göstereyim mi?

11- [o Ticaret] Allah'a ve Elçisi'ne inanmanız¹, mallarınız ve canlarınız ile Allah'ın yolunda [savunma ve koruma yolunda]² Cihad [çaba sarf]³ etmenizdir. Bilmekte idiyseniz bu sizin için daha iyidir (hayırlıdır).

¹: "en=أن" takdir edilerek çeviri yapıldı. Bu şekilde bir takdir dil bakımından geçerlidir. "tuminune=تؤمنون" ve "tucehidune=تجاهدون" ifadelerinin sonundaki nun harfleri lafza göre sabit kalmıştır. (Halebi: Duru-l mesun)

Bir başka kıraat'te "e'minu=آمنو" ve "ce'hidu=جاهدو" şeklinde iki emir olarak yani "inanın!" ve "Cihad edin!" şeklinde okunmuştur. (Halebi: duru-l mesun)

²: "Allah yolunda" ifadesiyle kasıt edilen her ifade, kur'an'ın onay verdiği ve emir ettiği şeyleri kapsar. Kur'an'ın onay verdiği savaş, sadece savunma, koruma, sadist insanları yok etmek, baskıyı yok etmek maksadıyla yapılan savaştır. (Bakara 190-195,) bunların dışında hiçbir şekilde savaşa müsaade yoktur. Savaş açanlar barış istiyorsa, bu durumda Barışı emir eder (Enfal 61,) savaş açmadığı sürece, müslüman olmayan kişilere dahi iyilik etmeye müsaade edilir. (Mumtehine 8,) bazılarının sandığının aksine; bu tarz ayetler durduk yere savaşmayı emir etmiyor.

³: Cihad, müdafaa/savunmada tüm gücünü kullanmaktır. (müfredat: جهد) bu ifade savaşla sınırlı değildir, dini anlatmak da Cihaddır.

12- [inanın ve çaba sarf edin]¹ ki, cezayı gerektiren işlerinizi sizin için bağışlasın, sizi alt taraflarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerinin içinde temiz bir yurda girdirsin. İşte bu, çok büyük bir kazançtır.

¹: "yagfir=يغفر" ve "yudhil=يدخل" ifadeleri, şartın cevabı olduğu için cezm edilmiştir. Önceki ayetin "e'minu=آمنو" ve "ce'hidu=جاهدو" şeklindeki kıraat'i de (Halebi: Duru-l mesun) bunu doğruluyor.

13- Kendisini seveceğiniz bir diğeri ise, Allah'tan bir yardım ve çok yakın bir fetihtir.¹ İnançlıları müjdele!

¹: "uhra tuhibbuneha=اخرى تحبونها" ifadesi müptedadır, devamındaki "nasrun... =نصر..." ifadesi ise onun haberidir. (Beydavi) iki ifade arasındaki vakfe yani durak dikkate alınacak olursa, hazf eklemek gerekecektir.

14- Ey inanmış olanlar! Allah'ın [dininin]¹ çokça yardımcıları olun. Tıpkı, Meryem'in oğlu İsa'nın, Havarilere "Allah'a doğru [giden yolda] çokça yardım edenlerim kimlerdir?" demesi gibi. Havariler "Biz, Allah'ın [dininin] çokça yardım edenleriyiz" dediler. Ardından, İsrail'in oğullarından bir takım inandı ve bir takım gerçeği örtüp göz ardı etti. Ardından, inanmış o kimselere, kendilerinin düşmanlarına karşı el verdik [destek olduk]. Böylece üstün gelenler olarak sabahladılar.

¹: Muzaf [tamlayan] hazf edilmiştir [atılmıştır]. Cümle "dinillahi=دين الله" takdirindedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder